1951 İstanbul doğumluyum. İlkokulu Laleli Koca Ragıp Paşa İlkokulunda okudum. Okuduğum dönemde İsmail Dümbüllü okul çıkışına gelir kızını okuldan alır ama bizlere’de oyunlar yapar çok eğlendiridi.
Orta ve lise kısmını (, Metin AKPINAR, Halit KIVANÇ, Hüseyin Rahmi GÜRPINAR, Tevfik FİKRET, Neco , Zihni GÖKTAY, Yaşar OKUYAN, Ali POYRAZOĞLU, Savaş AY gibi) ünlülerin okuduğu Pertevniyal lisesinde 1969/1970 yılında bitirdim.
Cimnastik sporuna ilk adımımı 1967 yılında Halter sporu yapan rahmetli abimin beni Eminönü Halk Eğitim salonuna götürmesi ile Süheyi CİHANER, ve Ercümen VAROL, hocalarımla bir tesadüf eseri başladım ve çok sevdim, bir süre orda devam ettim ancak Ercüment hoca sen bu işe epey yatkınsın, burada yeterli minder ve aletler yok, kadıköyde Halk Eğitim Merkezi salonu var, oraya git, orada Nihat YILBAR Hoca var, bizim gönderdiğimizi söyle, dediler ve oraya yönlendirdiler, benim tam 13 yıl sürecek, İstanbul Fatihden Kadıköy Bahariyeye yolculuğum böylece başlamış oldu, Nihat YILBAR hoca uymam gereken kuralları bana hatırlattı ve böylece cimnastiğe başlamış oldum.
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi salonunda her Antrenman öncesi aletler depodan çıkarılıyor, çalışılacak aletler kuruluyor, antrenman bitiminde tekrar sökülerek depoya taşınıyordu, sistem böyle…Erken gelen aletleri kurmaya başlardı..
Salonda çöp gibi upuzun bir adam var, Barfikse çıkıp fır fır dönüyor, Adı Kemal Mete ÇELEBİ,
Tunga İPEK, Tansu ŞENGENÇ, Göksel TANRISEVER, ve benim gibi çömezlerin yanında Ablalardan Feriha GELEN, Gönül ERCAN, var, herkes Nihat Hoca başkanlığında çalışıyor, ben de en çok yer cimnastiğini seviyorum ama gözüm aklım hep Barfikste. Çöp adam fırıl fırl dönerde ben dönemezmiyim, Nihat hocanın gözünden kaçamak barfikse çıktım dönmek için açılmamla birlikte başım döndü, elim kurtuldu, ilk yere çakılmam böylece gerçekleşti. O zaman anladımki akıl ile fiziki yeterlilik arasında bir bağ olması gerekiyormuş.
Zaten yediğim fırça unutulmazdı…o günden sonra kontrollü ve disiplinli çalışmanın gerekli olduğuna inandım.
Daha sonra salonda arkadaşlarım çoğalmaya başladı ve akranlardan bir takım oldu. Şeyda, Sami, Kadir, İsmail, Erdinç, Varol, Ercüment,lemi, Seher,Süheyla, Ayşe,Nilgün, , Çiğdem, Ayrıca Erenköy kız lisesinden Fahamet hocanın öğrencileri, Nurten, Feyza,Sabahat,Sevinç. Kadıköy kız lisesinden Yelda, Betül gibi bir çok arkadaşlarımız çalışmaya gelirlerdi..
Haftanın dört günü akşam saat 17.00 – 19.00 arası çalışıyor ve salonu topluyorduk, bizim arkamızdan Nazım Hikmet’in ( şiirlerinde Mehmedim Memet dediği ) Oğlu olarak bilinen Kültür ve Edebiyatımız çok değerli insanı olan ve Altınyurt Spor kulübünün yaratıcısı Voleybol hocası Rahmetli abimiz Mehmet Fuat ve takımı salona girerdi.
Afif GENSOY, Osman Uslu gibi isimler daha sonra tamamen Hekemliğe yöneldiler.
Salona zaman zaman beni buraya gönderen Ercüment VAROL, ve Süheyl CİHANER de gelirlerdi,
İlk ciddi müsabakam 1969 yılında Konyada Liseler arası Türkiye şampiyonasıydı.
Yarışmalar O zaman 3 alette (yer, atlama kasası, ve Barfik ) yapılıyordu, ben Kasa Atlama da birinci oldum. O zamanlar Televizyon yoktu, Radyoda akşam haberlerinde Adım Türkiye şampiyonu diye geçince İstanbulda çok heyecanlananlar olmuş. Ev ayrı, Okulum Pertevniyal ayrı, karşılama yaptılar,Okulda topluca Fotoğraflar falan çekidi, gazetelerde de ismim yayınlanınca bu iş epey hoşuma gitti. Bu işi artık ciddiye almaya başladım Daha sonra 1969 yılında ikinci kategoride ilk Türkiye şampiyonası müsabakam oldu,
Sanırım 1970 Türkiye Cimnastik Birinciliği Kadıköy Halk Eğitim Merkezi salonunda yapılmıştı, ben o zaman çıraktım, o şampiyonada bize alet taşıma toplama görevi verilmişti, o dönemde izlediğim en güzel ve en ciddi bir yarışmaydı, Aykut TUNCA’ yı ilk orda tanıdım ve özellikle yer cimnastiğinde çok beğenmiş ve burgulu saltosuna hayran kalmıştım. Adeta benim idolüm olmuştu. Bu cimnastik camiasında çok güzel arkadaşlarım oldu ama en çok sevdiğim ve takdir ettiğim iki insan vardı, Cengiz KINAY, ve Aykut TUNCA.
•
Aykut TUNCA ile Ankaralı olması ve asker olması nedeniyle çok az birlikteliğim oldu ama, onu antrenman yaparken hiç izlemedim. Akdeniz oyunlarındaki o müthiş başarısını biliyorum. Daha sonra sakatlandığını duymuştum, ona çok üzülmüştüm, daha sonra izini kaybettim. Yıllar sonra benim Halk Eğitimden arkadaşım Erenköy Kız liseli sevgili Sabahat TORUN ile evlendiğini, iki evladının olduğunu ve 2007 tarihinde’de vefat ettiğini çok üzülerek öğrendim.
Türk Cimnastiğ Aykutla 2007 de çok büyük bir acı yaşarken, bir büyük acıya da 6 mayıs 1994 de Murat CANBAŞ İle yaşadı. Ruhları şad, mekanları cennet olsun..
Elbette zamansız başka acılarımız da oldu Cengiz KINAY abi gibi, Ankaradan Hayri arkadaşımız Mehmet arkadaşlarımız gibi ve Adanadan Atamer arakadaşımız ve yakın zamanda’da benim öğrencim Sevgili Birol TOK,gibi hepsinin ruhu şad olsun..
1970 yılında İzmir’de Türkiye şampiyonasına katıldım, galiba 3. Oldum.
Göksel TANRISEVER ( Zaman zaman salona gelir bana teknik konularda yardımcı olurdu, daha sonra beklenmedik bir zamanda trafik kazasında vefat etti, Aletli cimnastikte Halka becerileri adlı kitabımı ona ithaf etmiştim.
( Kitabımın ilk sayfasında Göksel Tanrısever için anma yazımdır.)
• Bu arada İstanbul Gelenbevi ortaokulunda 19 mayıs gösterileri yapardık, aynı zamanda Gelenbevi ortaokulu cimnastikçilerinİ çalıştırırdım, Okulun Öğretmeni Nejat CANSIZOĞLU nun çok büyük emekleri vardır.İlk yarışmamız olan Konyaya bizi Cansızoğlı götürmüştü. Oktay CANBULAT ile ilk tanışmamız orda oldu, onların içinde bir de Ahmet BAŞ, ve sonra basın emekçisi olan Yalçın TÜRK vardı. Ordaki çalışmalar epey eğlenceli olurdu.
19 mayıs 1070 de çekilmiş bir foto
Ankara,Konya,İzmir kafile halinde müsabakalara gider gelirdik . Önceleri 2. Katagoride daha sonrada birinci kategoride yarışmalara girmeye başladım. Katıldığım yarışmaların sayılarını hatırlamak mümkün değil.
Çok eğlenirdik. özellikle Ankaraya Tren ile izmire ise bazen önce gemi ile bandırmaya oradan tren ile giderdik.
1970 yılında Fed. Bşk. Oktay YILDIZPEK zamanında İzmirde yapılacak Akdeniz oyunları kampına çağrıldım, kamp manisada yapıldı ve 2 ay sürdü.
Ferruh TASIN, Cengiz BARIN,Memduh GÜVEN, Mustafa ÖZDEMİR, Halit PASTACI, Kami ÖZER,
Zafer ÖZHABEŞ, Ali ŞEN, ve Kayseriden Valilik emri ile Jimnastik ile pek ilgisi olmayan Hüseyin adında bir arkadaş , Federayon Başkanı Oktay YILDIZPEK
Bu fotoğraf Manisa kampında çekildi
Sonra Ankara ekibi sanırım Federasyon yetkilileri ile anlaşmazlıklar nedeniyle kampı terkederek yarışmalara katılmadılar. Seviye olarak çok geride olduğumuz için zaten bir beklentimizin olmadığı bir organizasyondu, ama en azından vardık. Özellikle benim için uluslararası anlamda çok büyük bir deneyim oldu, çok dost edindim. Orada tanıştığım bir İspanyol cimnastikçi arkadaşım bana İspanyadan bir Barfiks elliği göndermişti, çok sevinmiştim. Bizim doğru dürüst elliğimiz patiklerimiz yoktu, Sayaççılardan deri alır kendi elliğimizi kendi yapardık. özellikle Barfikste ellerimiz parçalanır günlerce halka ve Barfiks çalışamazdık. Tabii birde gerçek Uluslararası cimnastiği çıplak gözle seyretmiş, yaşamıştım. Orada ben çok şey gördüm, öğrendim .
Mustafa ÖZDEMİR, Halit PASTACI, Zafer ÖZHABEŞ, Cengiz KINAY Hocamız, Adnan Uğur
Bu arada irili ufaklı çok sayıda yarışmalara girdik çıktık, yolculuklar, dostluklar, ankara istanbul tatlı rekabetleri her şeyi yaşadık. İstanbul İl temsilcimiz eski deyimi ile İstanbul Cimnastik ajanımız Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürümüz Orhan Okay, yani ORHAN Babaydı.
Yani yavaş yavaş cimnastiği meslek gibi görmeye, artık işi ciddiye almaya başlayınca maalesef bazı yetersizlikler ve eksikleri farketmeye başladım.
En büyük eksik Antrenör sorunuydu, Nihat hoca artık hem yaşlanmış hem yetmiyordu.
İkincisi Teknik anlamda bilgi kaynağı yetersizdi. Yayın veya kitap yoktu.Yeterli fotoğraf makinesi ve özellikle film makinası hiç yoktu. Henüz bir Üniversiteye yerleşmediğim için zamanımın çok büyük bölümünü cimnastik meşgül ediyordu tabii beynimide.
İki kez Üniversiye giriş sınavlarına girdim Tıp okumak istiyordum olmadı. Lise Beden Eğitim öğretmenim bir gün bana sen cimnastikçisin, neden Beden Eğitimi öğretmeni olmuyorsun dedi, böylece yeni bir rota çıktı. Ankara Gazinin bir eşdeğeri İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi bölümüne sınavla alıyorlardı, başvurumu yaptım zaten hocaları beni tanıyorlarmış, ikinciye 1000 puan fark atarak 1971 yılında birincilikle kazandım ve Kadıköyde olması antrenman salonuna yakın olması nedeniyle çok işime geldiği için yatılı girdim. Böylece mesleğe ilk sağlam adımımı atmış oldum. Kendimce artık bir sporcu ve spor adamı olabilirdim.
1970 ‘li yıllar, Dünya Cimnastiğinde Rusların kızlı erkekli başı çektiği yıllardı,
o zamanın Türkiyesinde Beyoğlu İstiklal Caddesinde bulunan Rus konsolosluğunun önünden geçmek, hatta konsolosluk binasının dış cemakanına konulan özellikle ünlü Cimnastikçilerin Fotograflarına bakmak bile cesaret isterdi, korka korka konsolosluğa gider cimnastik ile ilgili kitap, dergi, fotoğraflar ve özellikle sergilenen Rus cimnastikçi VORONİN’in fotoğraflarını isterdim. Aldımda .Yıllar sonra o adamla Türkiyede Ankarada Avrupa Gençler Cimnastik Şampiyonasında Rus takımının başında antrenör olarak geldi ve yüzyüze geldik ve bunları ona lisanı münasiple anlattık, çok güldü...kendisi ile bir söyleşi yaptık ve gazetede yayınlandı.
Neden korkardım çünkü Ruslar şimdiki gibi dost değil resmen öcü idi, veya politika gereği öyle gösteriliyor ve uzak durmamız sağlanıyordu, daha doğrusu bir korku imparatorluğuydu. Maazallah Rus konsolosluğuna girip çıkmanın koministlikle veya casuslukla suçlanma gibi bir bedeli olabilirdi. Kızlarda da o tarihlerde Ruslara en büyük rakip Romanyalı cimnastikçilerdi.
SOVYET VE TÜRK CİMNASTİK ANTRENÖRLERİ SÖYLEŞTİ. ( Altta yayınlanan gazete kupürü)
26-27 Mart 1972 Manisada Cimnastik şampiyonasına katıldım.
25.03.1973 istabul Cimnastik Şampiyonası Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, serilerimizi 12x12 minder olmadığı için uzun tren gibi dizilmiş minderlerde gel git şeklinde yapabilirdik.
4-10 Mart 1973 tarihinde İzmirde ilk Antrenörlük kursuna katılarak Antrenörlük belgemi aldım
Kursa katılanların bazıları Nazmi MİRZA – Ercüment YÜCEKUŞ, Yunus AKDOĞAN, İhsan SOYALP, Zafer ÖZHABEŞ,Mete ÇELEBİ, Halit PASTACI .
Temmuz
Ağustos 1973 tarihleri arasında Birinci Sinop gelişim kampı yapıldı. Bu kampa Türkiyeden ( Ankara- istanbul-konya-çankırı –izmir-manisa-) gibi çok sayıda sporcu ve antrenör katıldı. Sinopta iki dönem kamp yapıldı.
Şeyda DÜNDAR( Kamplarımızda şarkıları ilegitarı ile bizi dinlendiri ) Kamil ÖZER, Oktay CANBULAT, Sami MENGÜTAY
Atatürk Eğitim Enstitüsü Beden Eğtimi Öğretmenlik bölümünde müfredat gereği Anatomi, fizyoloji, gibi Teorik dersler yanında ve en önemlisi bilimsel antrenman metodları, planlamaları , antrenman bilimleri, Antrenmanın fizyolojik özelikleri, gibi bir çok dersler görüyorduk. Almanyadan Köln spor akademesinden bu konularda kendisini yetiştirmiş bir hoca ile tanışma şansını yakalamıştım. Onunla çok iyi bir diyalog kuruyor, bilimsel anlamda hiç görmediğim bilmediğim şeyler öğreniyordum, Turgay RENKLİKURT
Turgay Hocadan özellikle Antrenman bilgisi konularında , çok şey öğrendim, bende çok meraklı olduğum için onunla çok iyi diyalog kurdum, araştırdım, okudum ve sonunda şunu anladımki, Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde yapılan çalışmalar çok boş, yetersiz, bilimsel değil, üstelik Antrenör yok.
Almanyada eğitim görerek İstanbula gelen Cengiz KINAY , çok büyük beklenti içinde olduğum bir hocaydı, bir süre benimle çalıştı, çok kısa zamanda ondan çok şey öğrendim. Hatta çok ilginçtir Amut durma tekniğimizi bile değiştirmiş ve beni çok şaşırtmıştı, Turgay RENKLİKURTTAN teorik, Cengiz KINAY dan hareket tekniklerini alarak çok mükemmel bir duruma geleceğimi düşünüyordum. Cengiz KINAY adeta idolüm olmuştu. ancak çok büyük bir talihsizlik oldu, salonda Nihat Hoca ile geçinemediler, Nihat Hoca tek olmak istiyordu, Bana zaman ayıramıyor, kız cimnastiği ile daha çok ilgileniyor ve arkadaşımız Süheyla ORAL ı özel olarak yetiştirmeye çalışıyordu., onu hazmedemedi ve kızarak Ankaraya gitti, İşte bu benim için çok ama çok büyük bir kayıp oldu, bu duruma çok üzüldüm. Ankaralı Cimnastikçiler için tabii büyük şans oldu, duyumlarımıza göre özellikle Kamil, Memduh onunla çok iyi çalışıyorlardı. Biz yine garip kaldık.
1973 yılında Federasyon Başkanı Özkan GÜLİPEK zamanında Sinopta Milli Takım kampına çağrıldım.Beni Cengiz Hoca istemişti. Nihat hoca beni göndermedi, çok üzülmüştüm, Sinopta Cengiz hoca ile çalışacaktım, çok istiyordum, konuyu Turgay RENKLİKURT hocama anlattım, ben hallederim ne demek göndermemek, böyle bir imkan yaratılmış, elbette gideceksin dedi, ve Kadıköy Halk eğitime geldi, Orhan OKAY (Ajan ) Nihat YILBAR ile Orhan beyin odasında bir toplantı yaptılar, Toplantı devam ederken ben de aşağıda heyecanla sonucu bekliyordum, çünkü Orhan OKAY Cimnastik ajanımız olduğu için onun da onayı ve izni gerekiyordu, Orhan baba benim gitmeme karşı değildi, ama Nihat Hocayı da aşmak istemiyordu, sonuçta toplantıdan ilk çıkan oldukça sinirli bir şekilde Turgay Hoca oldu, ve benim kampa katılacağımı söyledi, elbette çok sevindim, o kampa katıldım, ama Nihat hocayla o olaydan sonra saygıda asla kusur etmeden koptuk diyebilirim
Nihat hoca daha çok kız cimnastiği ve arkadaşımız Süheyla Oral ile sürekli meşgül oluyordu, bu nedenle benim çalışmalarım genelde artık kamplarda geçiyordu, Cengiz Hocayı çok seviyordum, onunla çalışmak bana güven veriyordu, kendimi biraz daha geliştirmiştim, ancak tabii masraflarımız artıyor, sıkıntı yaşıyorduk, Bir de küçük çocuklara yönelik antrenörlük yapmamız genç sporcular yetiştirmemiz gerekiyordu, Federasyondan kadro talebinde bulunduk, 5.11.1974 tarihinde kadromuz çıktı BTGM bağlı ve maaşlı Uzman antrenör olarak Kızlarda Seher PEKBEY ile birlikte göreve başladım bizimle birlikte , Ercüment YÜCEKUŞ’unda kadrosu çıkmıştı.
Artık salonda Federasyon tarafından görevlendirilmiş yetkili bir duruma gelmiştim. Miniklerden gruplar kurarak çalışmalara başladım, bunun yanında Federasyon tarafından antrenörlük kurslarında Anatomi, Fizyoloji, ve Teknik konularda Eğitmen olarak görevlendiriliyor, Federasyonun Teknik komitesinde görev yapıyordum. Çok yoğun bir çalışma içine girdik, çok sık Ankaraya toplantılara, kamplara gidiyordum. Ankarada, İzmirde, Deniz Harp okulunda müsabakalar oluyor, hepsine katılıyordum. Hiç çetelesini tutmadım.
1974 yılında Milli Takım olarak Bir ay süreli Bulgaristanın Sofya kentine kampa gittik. Türk asıllı Beyhan hoca bizi çalıştırıyordu, Antrenmanlarımızı Bulgar Milli takımı ile yapıyor çok fayda görüyorduk. Hem teknik anlamda, hemde doküman ve bilgi toplama adına çok yararlı geçti. Rus ekolü ile çalışıyor oradan çok yardım alıyorlardı, salon sayıları, sporcu sayıları beni çok şaşırtıyordu. Antrenman teknikleri,çalışma şekilleri bize göre çok farklıydı. Kampa Ankaradan Mehmet DEMİRARSLAN, Kamil ÖZER, İstanbul’dan ben Katıldım.
Bulgaristandaki kamptan sonra, Romanyanın Bükreş kentine Balkan Şampiyonasına gittik.
Şampiyona dönüşü Bakanlığın görevlendirmesi ve bir projesi nedeniyle, Gazi Üniversitesinden ve bakanlıktan benim de katılmamla 8 kişilik komisyon halinde 19 Mayıs benzeri stadyum tribünlerinde kitle gösterilerinin nasıl planlandığını ve organize edildiğini incelemek için, Bulgaristan ve Romanyayı kapsayan bir inceleme turuna çıktık. Bir Minibüsle hem Bulgaristan hem Romanyada kent kent dolaştık , incelemeler, yaptık, toplantılar yaptık, spor ve kitlesel gösteri planlamaları hakkında bilgi aldık. Türkiye’ye dönüşümüzde bir rapor hazırlayarak Bakanlığa sunduk. Bu organizasyonun ilk kez olması ve büyük disiplin gerektirmesi nedeniyle düz Lise öğrencileri ile değil, askeri öğrencilerle yapılmasına karar verdik ve ilk kez Türkiyede kitlesel Tribün 1975 tarihinde Ankarada 19 Mayıs Bayramında yapıldı. Çok da başarılı oldu. Ondan sonra bu tür gösteriler Türkiye genelinde çok yaygınlaştı..
Daha sonra ,İstanbul Cimnastik Ajanı benim bir sporcum Olan Aslan ARIM’ ın babası Feyyaz ARIM oldu.
1974 tarihinde, Kıbrıs Barış harekatı gölgesinde İstanbul Topkapı kampı yapıldı. Kamp yaptığımız yer büyük bir öğrenci yurdu idi. Bu kamp hem bizim için Yugoslavya’nın HVAR kentinde yapılacak Balkan Şampiyonası Milli Takım kampı, hemde küçük cimnastikçilerimiz için bir gelişim kampı olarak düzenlendi. Kampta Milli takım sporcuları olarak biz de antrenörlük yaptık, bizim antrenörümüz ise Erdoğan GÜVEN Hoca idi
Kampta ,Milli Takım olarak Mehmet DEMİRARSLAN, Kamil ÖZER, ve Zafer ÖZHABEŞ vardık. Antrenör olarak Erdoğan Hoca ile çalışıyorduk. Kampta ayrıca hoca olarak Nail ÖZER, Ercüment YÜCEKUŞ, Memduh GÜVEN, Nazmi MİRZA, Yunus AKDOĞAN, Mustafa ÖZDEMİR, Soner ÖZSU, Tamay GÜVEN, Nergis GÜVEN,Sevinç, Şeyda, Oktay, Olcay ve Yasemin arkadaşlarımız vardı. 12 Ağustos 1974 tarihinde Topkapı kampı bitti. Bu arada Kamp süresince Kıbrıs Barış Harekatı yapılmış ve Savaş vardı, dolayısıyla kamp alanında geceleri karartma uygulanıyordu.
Kamp bitiminde 13-15 Eylül 1974 tarihleri arasında Yugoslavya’nın Adriyatik kıyısında bulunan HVAR Adasına gittik. Bu yarışmada benim için çok yararlı oldu. Basının şişirmesi ile iddialı gittik densede hiç birimiz dereceye giremedik. Bu yarışmalar, katılan sporcuların teknik özellikleri, antrenörleri, kıyafetleri, eşofmanları, yarışma giysileri, patikleri kullandıkları ellikler, magnezyum kalıp tozlarına kadar bizden farklı o kadar çok zenginlikleri vardı’ki, tüm bunlara karşın onlarla yarışmak bize ancak tecrübe kazandırıyor, ufkumu açıyor ve birşeyler öğrenmemizi sağlıyordu. Ama onlarla yarışmak gerçekten uzak bir hedefti, onların ülkelerindeki spor salonu sayıları, sporcu sayıları, antrenör sayıları, kıyaslanacak konu değildi. Alttan yukarıya pramidi kurmuşlar. Genelde demir perde ülkeleri oldukları için planlama ve uygulamada belirli bir disiplinle hareket edebiliyorlar ve aldıkları kararları uygulayabiliyorlardı.Kitle sporuna çok önem veriyor ve haftanın bir günü örneğin tüm ülkede spor günü ilan ediyorlar ve tüm halk işe gitmeden spor yapıyor, okullarda temel cimnastik eğitimi veriliyor, ve neredeyse tüm okulların spor salonları ve cimnastik aletleri bulunuyor.
Dönüp kendimize baktığımızda inanılmaz bir eksiklik ve uygulama, planlama eksikliği olduğu ortaya çıkıyordu, Federasyonlar , Beden terbiyesi , kulüpler her kes ayrı telden çalıyor, alaylı mektepli çelişkisi inanılmaz boyutlarda hababam sınıfı usulü gidiyordu.
Cimnasatiği meslek olarak seçtim.Kafamda kazan kaynıyor,birşeyler yapmak gerekiyordu.
Cimnastik çalışmalarım, Kamplar , kurslar, toplantılar, çok yoğun olduğu bir dönemdeydim.
Bir de başıma çok talihsiz bir iş geldi, Nihat ERİM hükümeti zamanıydı, Deniz Gezmiş ve arkadaşları asılmış,ülke genelinde siyasi olaylar ve sağ sol çatışmaları oluyordu. Bizim okul tamamen devrimci grupların elindeydi o nedenle okulda bir sıkıntı yoktu. Bir gün gece yarısı şafak vakti okulda derin uykudayken büyük bir gürültü ile uyandırıldık, kalkın arama var dediler, bizim yatakhane 26 kişilik büyük bir koğuş şeklindeydi, kalktık bahçeye baktıkki, yüzlerce polis ve asker okulun her tarafını sarmışlar, arama var diyerek şahsi dolaplarımızı açtırdılar. O zamanlar moda idi, bizlerde parka giyerdik, o parka nedeniyle beni gözaltına aldılar,bir sürü arkadaşımızı da kitap ve benzeri mazeretlerle gözaltına alarak askeri cemselere bindirip harbiye askeri kışlasına götürdüler. 3 gün sorgulama yaptılar, Deniz Gezmiş taraftarımısınız, gibi sorular sordular, ve üç gün sonra serbest bıraktılar.
Bu olay beni çok etkiledi, ama bir sonraları çok iyi anladımki bizi fişlemişler. ( Sonraki yıllar bu fişlemenin çok zararını gördüm ) .
O nedenle son sınıfta bir yıl yatılı okumaktan vazgeçtim. Derken Okul ,bir yandan kamplar, müsabakalar, yetiştirdiğimiz genç cimnastikçiler falan. 7 temmuz 1975 yılında mezun olarak Beden Eğitimi öğretmeni oldum, Tayin için kurra çektim, Artvin çıktı, dilekçe verdim gitmedim.
Ben bu arada bir yıldır da İstanbul Yeşilyurt Hava Harp okulunda harp okulu öğrencilerine Antrenörlük yapıyordum.
Bu görevimi 3 yıl devam ettirdim.
30 Mart 1975 yılında Özkan Gülipek tarafından İstanbul Cimnastik Ajanı olarak atandım. Bu görev bir şeyler yapma heyecanımı ateşledi. Bu arada İstanbuldaki çalışma arkadaşlarımla çok sayıda yarışmalar organize ettim.
Bu arada Spor salonumuzun olmaması ve eksiklerimi de basına verdiğim demeçlerle dile getiriyor, ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyordum. Son Havadis gazetesinden Pelin Köktuna ilk demecimi yayınladı. Bu demecimde salon, alet, malzeme, yetersizliğinden bahsediyor, yarışma azlığı, sporcu sayısı azlığı , gibi konuları dile getirerek, küçüklere yönelik çalışmaların çok daha kapsamlı olması gerketiğini vurguluyorum.
Ajanlığım döneminde cumhuriyet gazetesi işbirliği ile düzenlediğimiz minikler şampiyonası,
1975 yılında Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde Türkiye Şampiyonası yapıldı.
Bu arada Federsyonda boşluk oldu, Özkan Gülipek’ in vefatından sonra bir süre Federasyon başkansız kaldı, yarışmalar durdu. Bu konudaki rahatsızlığımızı bir basın bülteniyle duyurdum.
Bu arada Federasyonda Teknik Komite’de görevim devam ediyordu. Federasyon toplantılarında sıkıntılarımızı, eksikliklerimiz dile getiriyor tutanak altına alıyorduk. Bu toplantılara, Fed. Bşk. Sayın Özkan GÜLİPEK, Süheyl CİHANER, Tamay ESENCAN, Orhan OKAY katılmışlardır.
Teknik çalışmalarımız, özellikle Yarışma Nizamnamesi, becerilerin Türkçeleştirilmesi,( Örneğin hüberşilak diye yarı almanca dillendirilen öne parende hareketi elli aşma şeklinde tanımlanması, Miğferlere tüz tutuşlu veya ters dutuşlu devir,elanlara Salınım, gibi zorunlu hareketlerin çizimleri, gibi konularda İzmirden Soner ÖZSU, İstanbuldan Ercüment YÜCEKUŞ, Çankırıdan Ercümen ERKUT, Manisadan Hasan ONMUŞ, ile çok yoğun devam ediyordu, özellikle bu arkadaşlarımızın çalışmaları, güncellemeleri, çok takdire değer çalışmalardır.
( SEYHAN HASIRCI, ERDOĞAN ÇELEBİ,İHSAN SOYALP,AYSEL EBİLİ ,SUNA KURŞUNGÖZ, HASAN ONMUŞ, ZAFER ÖZHABEŞ, İSMAİL BİLGEN
Daha sonra Fazıl ÖZOK başkanlığında Federasyon kuruldu, 17-23 Aralık 1975 tarihleri arasında Ankarada Balkan Gençler şampiyonası için Milli takım Antrenörlüğünü yaptım.
5-15 Temmuz 1976 tarihleri arasında Ankarada bir kurs daha geçirdik.
Balkan Gençler cimnastik Şampiyonasının ardında yazdığım bir Forum yazısında kendi durumumuzu açıkça ortaya koydum. Yazı 10 Ocak 1976 Cumhuriyet .
2 Nisan 1976 tarihinde Beden Terbiyesi Genel Müdürü İsmail Hakkı GÜNGÖR ün benim hakkımda yazdığı bir yazı, ve aynı zamanda İstanbullu kız cimnastikçilerimizden arkadaşımız Süheyla ORAL dan söz eden çok ilginç bir yazısı Sayın ve sevgili İsmail Hakkı GÜNGÖR gelmiş geçmiş en güler yüzlü, insana güven veren sıcak ve çok değerli bir genel müdürdü. cimnastik sporunu çok seven ve katkı veren üst düzey bir kişilikti. Bunu yalnız ben değil onunla çalışan tüm arkadaşlarım söylemektedir. En yakın tanığı da genel sekreter İhsan SOYALP dır.
30 Ağustos 1976 yılında İstanbulda önce Anadoluhisarı’nda bir okulda konaklama ile başlayan,daha sonra aşçıların ve görevlilerin işi bırakması ile Suadiye otelinde devam eden 21 günlük gelişim kampını yaptık. Bu kamp bizim için unutulmaz güzelliklerle dolu bir kamp oldu, o zamanlar Suadiye Otelinin önü dolgu yapılmamış ve plajdı. Boş zamanlarımızda denize giriyor ve eğlenceler düzenliyorduk. Çok neşeli ve güzel bir kamp oldu, kampa katılan arkadaaşlarımız,
İhsan SOYALP, Nazmi MİRZA, Soner ÖZSU, Murat-Gülser ORAKLIBEL, seher PEKBEY, Yunus AKDOĞAN, Ercüment YÜCEKUŞ, Hasan ŞENTÜRK, Gülgün GÖKÇE,
Kadıköy Halk Eğitim Merkezinde yetişen Cimnastikçilerimizden bazıları, Seher- Nilgün Pekbey (ikiside Milli olmuştur ) Gülgün GÖKÇE ise uzun süre antrenörlük yapmış daha sonra sporu bırakmıştır.
Bu arada benim için son derece önemli olabilecek ve ideallerimi gerçekleştirebileceğim Bir okul olan Anadolu Geçlik ve Spor Akademisi 1975 yılında kuruldu. Genel Müdürlükten çağırdılar ve en kısa zamanda kadromu Akademiye geçirerek orada görevlendireceklerini ve hazırlıklı olmamı söylediler. Mehmet AKZAMBAK, Talat AKGÜL‘ ün Genel Müdürlüğü zamanında sanırım siyasi nedenlerden ötürü bekle bekle kadro gelmedi, bu durumda bende askere gitmeye karar verdim.
Ve Askerlik, İstanbul Cimnastik Ajanlığı görevimden ve Antrenörlük kadrosundan istifa ederek 1 Kasım 1976 tarihinde askere gitmeye karar verdim. Tuzla piyade okulunda 4 ay sürecek acemi kışlasına katıldım. Ancak İstanbulda çalıştırdığım sporcularım vardı, onlardan ayrılamazdım, Tuzla Piyade okulu komutanlığının özel izni ile haftada 4 gün Kadıköy Halk eğitim merkezine geldim ve çalışmalara devam ettim. Dört aylık acemi birliğim bittikten sonra kurra ile dağıtım başladı, ancak Hava Harp Okulu Komutanlığı, biz seni Genel Kurmaydan isteyerek İstanbul Yeşilköy Hava Harp Okuluna aldıracağız dediler, öyle oldu ve İstanbulda Hava Hap okulu Öğrenci Alay Komutanlığında Öğretmen Asteğmen olarak hem cimnastik çalışmalarımı devam ettirdim, hemde askerliğimi 26 Şubat 1977 tarihinde erken terhis olarak tamamladım.tekrar döndüm Cimnastiğe…
Cimnastik yaşamımda esas fırtınalı hayat bundan sonra başladı..
1977 Yılında Ankarada yapılan Türkiye Şampiyonası, benim katıldığım en ciddi ve son Türkiye Şampiyonasıydı.
Ankaradan Kamil ÖZER birinci ben ikinci İzmirden Mustafa ÖZDEMİR 3. Oldu..
Ancak 1977 tarihindeki bu yarışmadan sonra Aktif sporculuğu bırakmak zorunda kaldım. Artık öncelikle antrenör, öğretim görevlisi, hakem, uzman olarak devam kararı aldım .
O dönem Ergun Şengül federayon başkanı idi.
Bu durumu da sitem kokan bir bir forum yazısı ile kamu oyuna duyurmuş oldum.
Antrenörlük çalışmalarım ve Federasyon ile ilgili çalışmalarımı aksatmadan devam ettirdim.
Irak Bağdat’a Milli Takımımızı götürdüm.
Bağdat Milli Takımı , Adnan ÖZKAN, Mustafa ZAMAN , İsa SALGIN, Salih MERCAN, Fatih KIZILGÜN, Serdar COŞKUNER, Salih SUVEREN, Erdoğan KAPUCU, Antrenör Zafer ÖZHABEŞ
Arnavutluğa giden ,Adnan ÖZKAN, Mustafa ZAMAN, Salih MERCAN, Zeki DURSUN, İsa SALGIN , Serdar COŞKUNER, Salih SUVEREN,Fatih KIZILGÜN, KAPTAN Erdoğan KAPUCU,Antrenör Zafer ÖZHABEŞ ‘ten oluşan Milli Takımımız İnanılmaz bir sevgi seli ile karşılandı.
14 Temmuz 1978 Dünya liseler arası cimnastik yarışmaları kısa adı ISF , izmirde yapıldı. Takım antrenörlüğünü yaptığım yarışmalarda Cengiz ÜNVER atlama beygirinde finale kaldı..
Bu arada 19. Dünya cimnastik birinciliğinde inanılmaz bir şeyler oldu, Nadia COMANECCİ 3 kez tam not aldı ve cimnastik camiası sarsıldı, bu konu ile ilgili yorum yazdım.
Comonacci birdenbire bir çığır açtı. 10.00 tam puan alan ilk cimnastikçi olması nedeniyle adeta bir Deprem yarattı. Bütün dünya ona kitlendi, tüm spor camiası onu konuşuyordu. Çavuşesku’lu Romanyada yani otoriter bir yönetim vardı o nedenle Nadia COMONACCİ ile görüşmek bile problemdi. Aradan birkaç yıl geçmiş, cimnatiği yarışmacı sporcu olarak bıraktığında ben bir yarışma nedeniyle Romanyaya gitmiştim. Nadya ile tanışmak , görüşmek umudundaydım ve onu cimnastik yarışmalarında hakemlik yaparken buldum. Hala kontrol ve gözetim altındaydı. Bir yolunu bulup otelde onunla nihayet tanışmış el sıkışmış ve kendisine o dönemdeki kulübüm ENKA nın bir tişortunu armağan etmiştim. Amacım o tişortu ona giydirip birlikte bir foto çektirebilmekti ama çevresindekiler ona bile izin veremediler.Öğrendimki çok baskı altındaymış ve daha sonrada ABD ye iltica etmek durumunda kalmıştı.Bu aralar cimnastikte erkeklerde Japonlar büyük bir hamle yaptılar ve özellikle kendi isimlerini verdikleri (Tsukahara, endo, v.b ) ve literatüre ekledikleri hareketlerle sivrildiler. Japonların krallıkları da uzun sürmedi ve sonunda Çinli’ler piyasaya çıkmaya başladılar, ama ne çıkış, hemde kızlı erkekli…
Arkasından belkide Comanacci nin etkisi ile ABD sivrilmeye başladı.
Kızlarda Asimetrik paralelin bar araları çok açıldı ve işin dinamiği ve akrobasi yönü çok gelişti. Erkeklerde özellikle barfiksde el bırakışlı hareketlerde inanılmaz uçuşlar ve tek kol devirler işin dinamiğini değiştirdi. Zorluk derecesi çok yüksek ve riskli hareketler işin heyecanını çok arttırdı ama estetiği hiç bozmadı, güzelliği de oradaydı.
18.09.1978 Tarihinde Beden Terbiyesi Genel Müdürü Fikret ÜNLÜ ,döneminde nihayet beklediğim karar geldi. İstanbul Anadoluhisarı Spor Akademisine Uzman olarak atandım. Bu arada Kadıköy Halk eğitim merkezi salonuna gidemiyorduk, salonsuzluk sıkıntısı başladı. İstanbul takımı için Akademi salonunu kullanmaya başladık. Bizim talihsizliğimiz siyasi ortamın çok gergin olması, bakanların genel müdürlerin hatta federasyon başkanlarının bile çok sık değiştiği bir döneme denk geldik. 1976 İLE 84 arasında.
Ergün Şengül, Tahsin Albayrak, tekrar Ergün Şengül, ardından çok kısa bir dönem için Nihat Yılbar, ardından tekrar Tahsin Albayrak, ve nihayetinde Atilla Örsel olmak üzere, federasyon başkanlığı adeta bir mekik gibiydi,başımız döndü.
Spor Akademisinde çalışmalarım çok yoğunlaştı, Planlama Koordinasyon Kurul Başkanlığı görevi verildi. Kuramsal çalışmalara ağırlık verdiğim bu dönemde ilk iki kitabım Gençlik ve Spor bakanlığı yayınları olarak bastırıldı ve dağıtımı da Bakanlık tarafından yapıldı.
Tahsin Albayrak Federayonu döneminde İstanbul çok ihmal edildi,en büyük sıkıntı salon sıkıntısı idi’ki bu konuda çok emek sarfedildi. İsmail Hakkı Güngör çok yardımcı oldu. Fikret Ünlü, Yücel Seçkiner ve nihayetinde Talat Asal son genel müdür iken, 14.4.1980 tarihinde Bağlarbaşı Spor Salonu tüm eksikliklerine rağmen Tahsin Albayrak’ ın federasyon başkanlığında cimnastiğe tahsis edildi, ( salonun tahsis edilmesi için Nurhan DAĞISTANLI nın da çok emeği olmuştur )
Daha sonra benim çalıştığım Doğuş kolejinin müdürü ve sahibi Doğu GÖZAÇAN tarafından masrafları karşılanarak emniyet çukurları açtırıldı ve eksikleri kısmen tamamlandı. Ritmik Cimnastik de o dönemde Federasyona dahil edilerek, Tahsin ALBAYRAK ın çabaları ile başlatıldı . Genç yaşında kaybettiğimiz Gönül ŞANDA, ile Ani AGOPYAN ilk emekçileri idi, Bağlarbaşı Cimnastik salonunu paylaşarak çalışmalarımızı yaptık. Geçici Altunizade’de kubbe salon yapıldı, daha sonra Kartala taşındı, o da yıkıldı şimdi çekmeköyde bir salon yapıldı. 2023 itibarı ile orada gözlerden ırak cimnastik çalışmaları devam ediyor. Maalesef İstanbulun yalnızlığı ve kaderi…
istanbulda salonsuzluk, bir takım sıkıntılar nihayetinde özel sektörden destek almayı gerektirdi ve ilk kulüpleşmeler başlamıştı, Özellikle Eczacıbaşı ve Profilo Spor Kulüpleri cimnastiğe kucak açtı, ve kulüplerde ilk çalıştırıcılar Nurhan DAĞISTANLI ve Seher PEKBEY oldu. Bu ikilinin Eczacıbaşı salonunda yaptıkları cimnastik gösterileri çok beğenilmiş bunun üzerine ben de bir değerlendirme yazısı yazmıştım.
19 MAYIS 1979 Tarihinde Spor akademisi öğrencilerime Manisa spor akademisine bir tanışma gezisi yaptık.
Salon açılınca çalışmalarımız yani sporcularımı yetiştirme faaliyetlerimiz artık bağlarbaşında, yeterli olabilecek bir salonda devam etmeye başladı. 04.06.1979 tarihinde asaletim onaylandı, 2 mayıs 1979 tarihinde bir süre Akademi Sekreterliğine vekalet ettim.
İstanbul takımı olarak, Fatih KIZILGÜN, İlhan ÜLKER, Derviş ÇATALBAŞ, Recai KARAŞEN, Aydın GÜNGÖREN,Engin SEBAT, Arslan ARIM, Birol TOK, Adem özer, Gökay BAYRAKTAROĞLU, Kahraman TÜRK, çalışmalara devam ediyorduk.
26-29 Ekim 1979 tarihlerinde İzmirde yapılan Birinci Uluslararası Cimnastik Turnuvasında Antrenör olarak görev yaptım, bu turnuva zaten bir daha yapılmadı .
Ancak Tahsin ALBAYRAK ın İstanbula ilgisizliği, görevlendirmelerde liyakata önem vermemesi, bir gün hoş olmayan bir durum yarattı, Mart 1980 tarihinde Ankarada Ulusal Takım seçmelerine çağrılı olmadığım için kendi olanaklarımla gitmiş ve sporcularımı yalnız bırakmak istememiştim.Fatih sakatlanınca salonun içine girmeme izin vermediler. Bende çok kızdım ve bunu basına bildirdim.
Sonunda o milli takımın başına yine ben geçtim.
1980 yılında Bolu’da yüzümüzü güldüren bizleri bir nebze neşelendiren eski dostları bir araya getiren Masterler yarışması veya buluşması yapıldı, ona katıldık..
2-30 Temmuz 1981 yılında açılan ve Reginanld VESTLER tarafından verilen ULUSLARASI ANTRENÖRLÜK kursuna katılarak, belge aldım, ancak bu belgede kursun hangi kentte açıldığı yazılmamış.
1981 yılında spor akademisinde uzun uğraşlar sonunda bir cimnastik ve start çalışmalarının yapılacağı atletizm salonu yaptırmıştık. Düşünebiliyormusunuz akademinin açılışı kaç sene olmuş bir cimnastik salonu yok. Çok uğraştık ve sonunda salonu yaptırdık. 12 Ocak 1981 tarihinde açılışını da yine hükümet değişimi neticesinde siyasi anlamda uyuşmadığımız bir genel müdür yaptı. Bu açılış töreninde hoşlanmadığı şeyler olacakki bizi bir kenara not etmiş. 12 eylül sonrası 1982 yılı içersinde spor akademisi başkanlığına İstanbul Üniversitesinden çok alakasız olarak bir göz doktoru atandı.
Prof. Dr. Celal ERÇIKAN. Bu atama da liyakat esaslarına aykırı siyasi bir atamaydı. Akademi başkanı ile hiç anlaşamadık. Yaptığımız iyileştirme çalışmalarının hiç birini kabul etmiyordu. kadro meselemiz vardı, lisnsüstü sorunumuz vardı. 9.7.1979 tarihinde kendisinden önce Lisansüstü öğrencisi olarak Lisansüstüne başlamıştık.
herşeyimize engel oldu, bu tatsızlıklar ankaraya Gençlik ve spor Bakanı Vecdi GÖNÜL’ e kadar gitti. Sonunda Bakan İstanbula Akademiye geldi, yönetim ile ve bizimle görüştü, gittİ. Ancak isteklerimizi çok kısa sürede dinleyen Bakan 4 kişi yani dört akademisyen hakkında soruşturma açılması emri verdi ve ankaraya döndü, bu durumda gazetelik oldu.
20.07.1981 tarihinde Resmi yazı ile Tahsin ALBAYRAK tarafından Federasyon Eğitim kurulu uyeliği görevine getirildim.
Federasyon tarafından açılan Antrenör kurslarında, Anatomi, Biyomekanik, Antrenman planlaması, ve Hareket Tekniği dersleri verdim.
Ayrıca Milli Hakem olarak da zaman zaman yarışmalarda hakemlik yaptım.
Akademi sınavları da ayrı bir tartışma konusu oldu ve bu sınavları da bizim gözümüzden ve gözetimimizden kaçırarak, beni de sınav salonuna almayarak yaptılar. Cimnastik sınavlarının başındada Nihat Hoca bulundu. sınav sonucu tam bir siyasi facia oldu.
Ancak Akademi Başkanının’ da davranışları ve uygulamaları soruşturma konusu oldu ve bu soruşturmalar neticesinde Akademi Başkanı görevden alındı. Bu kişi hakkında asıl görev yeri İstanbul Üniversitesi olduğu için Rektör Cemi DEMİROĞLU’na şikayet dilekçesi yazdım oradada ayrıca bir soruşturma geçirdi. Yerine Akademi başkanlığına geçici olarak Emekli Albay Fikret GÜÇ atandı. Fikret başkanla bir problemimiz olmadı akademide fiziki şartların iyileştirmesi, badana boya ve yerleşim planları yaparken, soruşturma açılan dört akademisyenden biri olan bana Akademi Başkanı tarafından İki adetsarı zarf geldiği bildirildi. Aramız iyi olduğu için ikisini de birlikte açtık.
1. zarf benim Ankara Spor Akademisine tayin edildiğimi yazıyordu
2. zarf ise Milli Takım antrenörü olarak takıma bir yarışma için yurt dışına götürmekle görevlendirildiğimi yazıyordu.
Akademi başkanı bana Tayin tebligatını yapmayacağını, Milli takım ile olan görevini git yap bitir gel, ondan sonra gelince tayin yazısını imzalarsın dedi, peki dedim anlaştık.
Milli takımın başında, Güreş Boks ve Cimnastik takımları olarak kara yolu Romanya’ya gittik.
Bu konuda gazetelik oldu..(Cumhuriyet gazetesinden Abdülkadir YÜCELMAN konuyu bir ironi şeklinde kaleme aldı )
Milli takımdaki görevimi yaptıktan sonra Akademiye geldim. Ankara Spor akademisine tayin tebligatını imzaladım ve Ankaraya gittim. Ancak Ankarada çok zor şartlarda birkaç ay kaldıktan ve siyasi baskı gördükten sonra yeni doğan bir de kızım olduğu için kalmak istemedim. O tarihte İsmail Hakkı GÜNGÖR bakanlık müsteşarı idi. Bakan da Vecdi GÖNÜL idi. İsmail Hakkı Güngöre, beni ya istanbula gönderirsiniz , benim orada milli sporcularım var, onlarla ilgilenmem gerek, yada ben istifa edeceğim dedim. İstifa etme , Sayın Bakan Beyden Randevü alayım seni görüştüreyim bende yardımcı olurum dedi , peki dedim. Bir iki gün içinde aradı ve randevü almış beni çağırdı, gittim, birlikte sayın Bakana çıktık, derdimizi anlattık, Bakan bey bana, seni tanıyorum, Milli sporculuk ve antrenörlük konusunda başarılarını da , yazdığın kitaplarını da biliyorum, sana hak da veriyorum ama bu tayini şimdilik yapmam mümkün değil, bazı engeller var dedi. Konuşmamız bu kadar, çıktık, İsmail Hakkı GÜNGÖR müsteşarımla vedalaştım, ertesi gün istifa dilekçemi verdim ve Ankaradan ayrıldım. Ancak istifa ettiğim için İstanbulda iş bulmam gerekiyordu, Bir hafta içinde 34 yıl görev yaptığım Özel Doğuş lisesine Kurucu Müdür Doğu GÖZAÇAN ın iyi bir maaş teklifi ile adımımı atmış oldum, Bu durum yaşantımın bir düzene girmesini sağladı. Okul çıkışı Bağlarbaşı spor salonuna giderek antrenmanlarıma devam ettim. Bu arada kulüpleşme faaliyetleri oldukça hız kazanmıştı, ENKA Spor kulübü çağırdı, Eski bakanlardan Zekayi BALOĞLU, ve Ümit KESİM ile görüştüm, rahmetli Şarık TARA ile görüştüm ve Türkiyenin o günkü koşullarında neredeyse en modern tesislerine sahip olan Sadi GÜLÇELİK Spor kompleksinde cimnastik çalışmalarını başlatmak üzere anlaştık. Yalçın KARAKAYA yardımcı Antrenör arkadaşımla miniklerden grup kurarak çalışmalara başladım. Daha sonra İstanbulda çalıştırdığım sporcularımı da Enka’ ya lisanslı olarak güzel bir takım oluşturdum.
Recai KARAŞEN, İlhan ÜLKER, Derviş ÇATALBAŞ, Kahraman TÜRK , Aydın GÜNGÖREN, Adem ÖZER, Aslan ARIM,Birol TOK, Engin SEBAT, Gökay BAYRAKTAROĞLU, ve gençler…
ve ilhan ÜLKER. Yetiştirdiğim cimnastikçiler arasında estettik, teknik, yetenek ne ararsan bulabildiğim bir cimnastikçi, İstanbulda zamanının en iyisiydi, çok mükemmel bir cimnastikçi olacaktı, salonsuzluktan, Spor Akademisin yetersiz koşullarında, elektrik sobası ile ellerini ısıtıp alete çıkardığım adam, Türk cimnastiğinin en zayıf aleti kulplu beygirde yaptığı makas devirler bir onda birde Salih SUVEREN de vardı, şiir gibiydi, çok ihmal edilen İstanbul bölgesinin yetersizlikleri arasında o da çaresiz kaldı bırakmak zorunda kalarak Norveçe yerleşti . Elbette çok üzüldüm ama çare yok, yılların emeği .
Böylece artık bir kulübümüz oldu, çocuklarımı da en azından malzeme eşofman konusunda rahatlatmış olduk ve Enka adına Kulüpler arası yarışmalara katıldık.
Özel Okul, Kulüp çalışmaları derken bir yandan da Teknik Kitap yazma işlerimi devam ettirdim ve serinin 3 ve 4. Kitaplarını da baskıya aldım. Bu arada büyük bir eksiklik olan AKROBATİK CİMNASTİK kitabımı da yayınladım.
Olumsuzluklar, birşeyler yapamamak, görev dağılımlarında liyakatsizlikler, engeller, beni çok bunalttı, tüm madalyalarımı, şiltlerimi, kupalarımı ne varsa bir çuvala doldurdum, Kadıköy-Karaköy vapuruna kimsenin görmesini istemediğim için gece yarısı bir vapura bindim ve tümüyle helalleştim….
İzlediğim, katıldığım, heyecanını duyduğum, görev yaptığım son şampiyona Ankarada yapılan Avrupa Gençler cimnastik şampiyonası idi,
30 Eylül 2 ekim 1983 tarihleri arasında Ankarada yapılan Balkan Şampiyonasında hakem olarak son görevimi yaptım .ve son yorumumu yaptım.
Tahsin Albayrak ile yaşadığımIz soğukluk, İstanbul bölgesine karşı ilgisiz tutumu, görevlendirmelerde liyakatsiz davranışlar, ötekileştirme, beni de artık cimnastikten uzaklaşmaya itmişti.
1984 tarihinde Atilla ÖRSEL Başkan oldu, Atilla başkan da bölge olarak bizi çok ihmal etti, genelde Bolu ve Ankara hep gündemindeydi, görevlendirmeme hastalığı ondada aynen devam etti, bunca yıl milli sporcu, Milli takım Antrenörlüğü, Milli Hakemlik, Teknik komite üyeliği, antrenör kurslarında eğitmen , ve eğitim kitapları yayınlamış bir cimnastik adamını uzaklaştırmak neye hizmet bilmiyorum, kendisi de gençliğinde askeriyeden uzaklaştırılmış bir insan olarak, meslekten, sevdiği bir işten uzaklaştırılmanın ne anlama geldiğini çok iyi bilmesi gerekirdi. Mekanı cennet olsun…
Kitap serisinin 5. Ve 6. Serilerinin de çalışmalarını neredeyse tamamlamış baskıya hazırlamaktaydım ki ayrılmaya kara verdim.1984
Artık iyi bir cimnastik seyircisiyim.